» » » AĞAOĞLU ŞİRKETLER GRUBUNDA KEYİFLİ BİR GEZİ


Merhaba sevgili izleyicilerim. Havalar ısındı, hatta biraz da bunaltıcı oldu. Okulların da kapanmasıyla birlikte herkes tatil beldelerine yol aldı. Bir yandan yoğun bir tempoyla çalışmaya devam ederken bir yandan da sizlerden gelen e-postaları yanıtlamaya çalışıyorum. Blogumda çok fazla yazı yayınlayamamış olsam da boş durmuyorum.
Geçtiğimiz hafta sevgili Ayşegül Şensoy'un davetiyle çok keyifli bir toplantının konuğu oldum. Rüzgarsız bir öğleden sonra Ataşehir'de bulunan Ağaoğlu şirketler grubunun merkez binasında başlayan ve Andromeda Plus binasının 48. katında son bulan bu güzel gezinin detaylarını sizlerle paylaşmak istedim.

 Aramıza Uğur Ünal ve Süreyya Yılmaz'ın da katılmasıyla birlikte, güne mimari ekibin çalışma alanları gezisi ve mini bir toplantı ile başladık. 
Mesleğe ilk başladığım yıllarda Ali Ağaoğlu ismini çok duyardım. 1998 depreminin  yaraları henüz sarılmaya başlanmıştı. Deprem yönetmeliği düzenlenmeye devam ediyordu ve mülk sahibi olanlar ya da mülke yatırım yapmaya hazırlananlar depremde dahi zarar görmemiş binaları yapan firmalara daha yüksek prim vermeye başlamışlardı. Ağaoğlu ismi işte tam bu dönemde daha yüksek sesle telafuz edilmeye başlanmıştı.
Toplantıda işte bu 14 yıl boyunca Ağaoğlu isminin geldiği noktayı hayranlıkla  seyrettim. Firma sahibi Ali Ağaoğlu'nun popüler bir kişilik olması sebebiyle ben de şirketin bir patron şirketi olduğu düşüncesindeydim fakat enerji ve turizm konusunda da büyük icraatları olan kurumsal bir şirketler grubu ile karşılaştım.



Artık  neredeyse tüm seçkin semtlerde rastladığımız My konseptli projelerin yanında özellikle rüzgar ve güneş gücünden elde edilen doğa ile barışık enerji projeleri ve yeşil bina konseptiyle hazırlanan projeler beni çok keyiflendirdi. Artık nefes almaya bile korktuğumuz büyük kentlerde İnşaat ve enerjinin bir arada düşünüldüğü bu tür projelerin hayata geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Doğaya ve yaşam kalitesine olan duyarlılıkları sebebiyle Ağaoğlu şirketler grubunu çok takdir ettim.

Bilgilendirici mini sohbetten sonra artık gezme zamanı gelmişti. İlk durağımız My Club oldu. 24.000 metrekarelik kapalı alanda kurulan bu çılgın spor ve yaşam merkezi en başta girişiyle büyülüyor. İlk başta kendinizi 5 yıldızlı bir otelin lobisinde sanıyorsnuz.






 My World binalarından biriyle aynı girişi paylaşan bu dev spor kompleksinde dolaşırken insan spor yapmadan oturduğu saatlerden utanıyor.
Giriş soyunma salonlarıyla başlıyor. Ardından yüzlerce ısınma ve fitness aletlerinin arasından geçiyoruz. Ciddi bir kalabalık ter döktüğü halde içeride temiz ve serin bir hava hakim.
Farklı konseptlerde hazırlanmış egzersiz odaları ve özel derslerin verildiği salonlar mekanın düzenini koruyacak şekilde kenarlarda konumlandırılmış.







My club içerisinde yaptığımız bu gezi kısaymış gibi anlaşılıyor belki ama oldukça yoruyor. İçeride spor yapmayacak bile olsanız enerji harcamak için  bir tam tur atmanız yeterli :)

Gezimiz açık havuzun kenarında son buldu. Burada hem dinlenmek hem yemek yemek hem de sohbet etmek için tesisin yeşillikleri arasında bir mola verdik.



Mola sırasında güzel bir tesadüf sayesinde Ali Ağaoğlu ile de tanışma fırsatım oldu. Bu tanışmayı belgelememek olmazdı hemen fotoğraf çekildik. Tanıştığım pek çok ünlü ismin aksine Ali Bey'in medyada gösterdiği yüzü gerçekten taşıyan ender insanlardan biri olduğunu söyleyebilirim.

Yemek sonrasında yapımı hala devam eden Andromeda Plus projesinin satış ofisindeydim. Sevgili Serhat Çeşmeci, proje hakkında kısa bir tanıtım konuşmasından sonra örnek daire gezisinde de eşlik etti.




Projenin tammlanmış halini temsil eden bu şirin maket bana öğrencilik yıllarımı hatırlattı :)
Makette minicik görünen bu dev bina şimdiden adrenalin tutkunlarının iştahını kabartmayı başarmış. Uğur Bey; binanın üzerinden atlayış yapmak isteyenlerden aldığı maillerden bahsettiğinde benim bile aklımın ucundan "belki!!" düşüncesi geçti.












Örnek daire gezisinden sonra sıra gerçek yapıyı görmeye geldi. İşte o minicik maketin aşağıdan bakıldığı zaman gerçek boyutları bu şekilde :)


Güvenlik için baretlerimizi taktıktan sonra malzeme asansörüyle başladık tırmanmaya. Yapı öyle güven vericiydi ki tırmanış sırasında bu katlarda hiç bulunmamış kişiler dahi bir an için bile korkuya kapılmadılar. İnşaat aşaması işçiliklerindeki kalitenin de gözümden kaçmadığını belirtmek isterim.


Yukarıda manzara muhteşemdi gerçekten. Genelde şantiyelerde düz tabanlı ayakkabılarla gezmeye çalışırım. İlk defa bu kadar yüksek bir binada yüksek topuklarla dolaştım fakat şansıma o gün bir parça bile rüzgar yoktu ve tam tabiriyle İstanbul ayaklarımın, pardon topuklarımın altına serilmişti.




Ben 48. katı arşınlayarak keyfini sürerken fotoğraf makinelerini aşğıya uzattarak çektiğimiz kareler biraz ürkütücüydü. Betonarme bir yapıda bu kadar yüksekte böyle bir galeri boşluğu yaratmak tüm dairelerin güneş ışığından en yüksek miktarda yararlanabilmelerini sağlamış.

Gün sonunda ayrılırken hazırladıkları muhteşem hediyelerle beni uğurlayan ve bu keyifli geziyi bana yaşatan tüm Ağaoğlu ekibine teşekkür ediyorum. Bakarsınız kısa bir zaman sonra komşu olabiliriz :)

İç Mimar 
Pelin Pelister Akyürek 
Moba Home Bağdat Caddesi Mağazası
 Çatalçeşme Mh. Bağdat Cd. Ebru Apt. 483-B
 Suadiye-Kadıköy İSTANBUL
Tlf: (0216) 410 0 999

About Unknown

Hi there! I am Hung Duy and I am a true enthusiast in the areas of SEO and web design. In my personal life I spend time on photography, mountain climbing, snorkeling and dirt bike riding.
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Leave a Reply